top of page
Yazarın fotoğrafıSude Elif Kaya

Unutkanlık ve Kimlik Kaybı: Alzheimer Hastalığına Doğru Yolculuk

Belleğimiz, yaşamımızın anılarını taşıyan kıymetli bir hazinedir. Ancak, bazen bu hazinenin anahtarı kaybolur ve anılarımız giderek bulanıklaşır. Alzheimer hastalığı, bu hüzünlü gerçeği çok acı bir şekilde hatırlatır. Alzheimer, beyin normal çalışma işlevini bozan bir hastalığı ifade eden bir terimdir. Alzheimer, yaşlanmanın bir parçası olarak gelişen bir hastalık olarak nitelendirilemez, ancak genellikle 60 yaşın üzerindeki yaşlı insanlarda görülür.



Dünya Sağlık Örgütü'nün bir çalışmasına göre, 2019'da yaklaşık 50 milyon insan farklı türlerde alzheimer hastalığından muzdaripti ve her yıl yaklaşık 10 milyon yeni hasta teşhis edilmektedir.  ‘’2019 Küresel Sağlık Tahminleri’’ raporunda alzheimer hastalığı dünya genelinde yedinci ölüm nedeni olarak yer almıştır. Bu yazıda, alzheimer hastalığı hakkında daha derinlemesine bir bakış açısı sunacağız.


65 yaş üstünde klasik olarak görüyorduk ve 10 kişiden biri bu tanıyı alıyor, her 5 yılda bir sıklık 2 kat artıyor ve 85 yaş üzerinde 3 kişiden biri tanı alıyor.
65 yaş üstünde klasik olarak görüyorduk ve 10 kişiden biri bu tanıyı alıyor, her 5 yılda bir sıklık 2 kat artıyor ve 85 yaş üzerinde 3 kişiden biri tanı alıyor.

Alzheimer hastalığı ilk olarak Alman psikiyatrist ve nöropatolojist Alois alzheimer tarafından 1907 yılında, 55 yaşın üzerinde, ilerleyen demansa sahip bir vakada tanımlanmıştır. Alzheimer hastalığı, nörodejeneratif bir hastalıktır. İlk belirtileri genellikle bellek kaybıyla başlar ve zamanla düşünme yeteneği, dil becerileri ve günlük işlevlerde azalmaya neden olabilir. Depresyon, bunaltı, hayal görme gibi psikotik belirtiler, sinirlilik, saldırganlık gibi davranış değişiklikleri hastalığın ilerleyişi sırasında ortaya çıkar Alzheimer hastalığı, bildirilen demans vakalarının yaklaşık %70'ini oluşturan en yaygın demans türüdür. Alzheimer hastalığında beyin dış kısımları hasar alır. Hastalık ilerledikçe, kişinin bağımsızlığı azalır ve bakıma ihtiyaç duyar.



Alzheimer hastalığının kesin nedeni bilinmemekle birlikte, genetik faktörlerin, yaşam tarzı alışkanlıklarının ve çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir.  Genetik yatkınlık, yaş, çevresel faktörler ve beyin hasarı gibi etkenler hastalık riskini artırabilir. Sigara içme, yüksek tansiyon, diyabet gibi sağlık sorunları da riski artırabilir. Düşük eğitim seviyesi, zihinsel olarak aktif olmama ve kardiyovasküler sağlık durumu da risk faktörleri arasında yer alır. Bu faktörlerin etkileşimi, alzheimer hastalığının gelişiminde rol oynar.


Erken teşhis, doğru bakım ve destekleyici önlemlerle hastaların yaşam kalitesini artırabiliriz., erken teşhis, doğru bakım ve destekleyici önlemlerle hastaların yaşam kalitesini artırabiliriz.
Erken teşhis, doğru bakım ve destekleyici önlemlerle hastaların yaşam kalitesini artırabiliriz.

Alzheimer hastalığı için kesin bir tedavi bulunmamakla birlikte, semptomların yönetimi ve yaşam kalitesinin artırılması için çeşitli yaklaşımlar vardır. Bunlar arasında ilaç tedavisi, bilişsel egzersizler, davranış terapisi, destek gruplarına katılma, günlük bakım, ev ortamının düzenlenmesi ve aile eğitimi gibi yöntemler yer alır. Her hasta farklı olduğu için tedavi ve bakım planı bireysel olarak belirlenmelidir. Erken teşhis ve tedavi önemlidir.



Alzheimer hastalığı, unutulmaya yüz tutmuş belleklerin hikayesidir. Ancak, bu hastalıkla mücadele etmek, sevdiklerimize destek olma ve bilinçlendirme çabalarıyla mümkündür. Alzheimer hastalığı, sadece hastaları değil, aynı zamanda ailelerini ve bakıcılarını da derinden etkileyen bir durumdur. Alzheimer hakkında farkındalığı artırmak ve toplumda daha iyi bir anlayış sağlamak da son derece önemlidir. Umut ve dayanışma ile, alzheimer hastaları ve yakınları için daha iyi bir gelecek mümkündür. Umuyoruz ki, bu yazı alzheimer hastalığı hakkında daha derin bir anlayış sağlamış ve bu konuda farkındalığı artırmıştır.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page